Kadın korkusu, komünizm korkusu
Fotoğraf: Envato
O narin bedenleriyle...” diye başlayan cümleyi, “komünist rejimlerde olduğu gibi” diye devam ettirmeseydi, dünyanın dört köşesi ve yedi iklimi üzerine yorumlar okuduğunuz bu köşede, kadınlar ve komünizm gibi burayı aşan konulara girilmezdi. Haddimizi biliriz!
Cumhurbaşkanı, kadın-erkek eşitliği konusunda sözü hep biyolojik farklılıklara getirerek, tartışmayı daha başlamadan kazanma yolunu arıyor. Kadın ve erkek, bedensel özellikleriyle kıyaslanınca, eşitliğin imkânsız, saçma hatta aptalca olduğu sonucu kendiliğinden çıkıyor.
Cinse özgü bedensel farklılıklar üzerinden düşünmenin kaçınılmaz sonucu ise, çağlar boyunca kadınlar üzerinde bu nedenle uygulanmış olan baskıların ve kapatmanın onaylanması ve sürdürülmesi için gerekçe yaratılması oluyor.
Ama toplumsal ve tarihsel gerçekler açısından bakıldığında, kadınların özellikle emek sömürüsü söz konusu olunca, erkeklere kıyasla daha vahşi, daha acımasız bir eşitsizliğe kurban edildikleri görülüyor. Bütün üretim ilişkilerinde, kölecilikte, feodalitede ve kapitalizmde, yalnızca tarlada- evde değil, maden ocaklarında, ağır sanayinin makinelerinde de kadın emeğinin “narin bünyeden” çıkıp çıkmadığı asla tartışılmadı. Erkeklerle aynı işi yaptıkları zaman bile en ucuz ücreti en kötü çalışma koşullarında aldılar.
“Komünist rejimlerde olduğu gibi eline kazma kürek vererek” diye başlayan cümlesi daha ağzından çıkarken, kaç yüz bin kadın elinde kazma kürek, kendi “memleketi” Rize’de çay bahçelerinde, tarlada, ormanda, kerpiç çamurunun içinde çalışıyordu acaba? Hepsi mi komünist? Hepsinin tarlasında, ormanında, çay bahçesinde komünistler mi iktidarda?
Kaldırımlar üzerinde bez parçalarına sardıkları bebekleriyle dilenen kadınlar, komünist ülkelerden gelip komünistlerin iktidarda olduğu bir memlekette mi dileniyorlar?
Çocuklarına bir dilim ekmek, sobasını ısıtacak iki kucak odun için her işi yapmaya razı hale getirdiğiniz kadınların eline, insanca çalışma koşulları sağlayarak kazma kürek vermenin nesi kötü? İş makinalarını, traktörleri, kamyonları, lokomotifleri kullanan kadınlar, hangi işi erkeklerden daha kötü, daha geri yaptılar? Ve hepsi mi komünist onların bu işleri yaptığı ülkelerin?
Dert o değil! Cumhurbaşkanı, çalışan kadının aynı zamanda siyaset yapan, hakkını arayan, bunun için kavga eden kadın olacağını biliyor. Onu ve benzerlerini en fazla rahatsız eden şey, kadınların toplumsal olarak etkili, başeğdirilemez, sömürülemez hale gelmesidir. Daha da korkuncu, kendilerine yaraşır, tarihsel olarak hak ettikleri bir siyasi iktidarın sahibi olmalarıdır.
Bu, kadın düşmanı her siyasetin temel korkusudur. “Erkeklik elden gider” korkusudur bu. Bu yüzden, kadınların eve kapatılmaları, mümkün olan en sıkı kölelik koşullarında hapsedilmeleri gerekiyor.
Bu ilkelliğin karşısına yine her zaman her yerde olduğu gibi “Komünizm hayaleti”nin çıkması da kaçınılmazdır! Bu noktada, büyük bir gerçeği gösterdiği için cumhurbaşkanına teşekkür ederiz: Kadınlardan korkan, fıtratı gereği, komünizmden de korkar! Diz üstü sürünerek yaşamaktansa, onurla çalışarak dimdik durmayı seçen kadın, köle gütmeye alışmış efendilere komünizmi hatırlatıyorsa, biz bundan sevinç duyarız.
- Örtülü dünya savaşı çağı: Savaşın çapı göründüğünden daha büyük 06 Ekim 2024 04:52
- İngiltere’de sokaklar faşizme kapalı 11 Ağustos 2024 06:41
- İki ucu savaş değneği 24 Mayıs 2017 00:56
- Olsaydıyla bulsaydı... 17 Mayıs 2017 01:00
- İdam... 19 Nisan 2017 00:10
- Gariplerin ölümü 29 Mart 2017 00:38
- Devletin ve milletin çıkarı nerede? 15 Mart 2017 01:00
- Almanya'ya karşı birleşik milli cephe! 08 Mart 2017 00:10
- ‘Sözde bayrak’ 01 Mart 2017 01:09
- Provokasyon ihtiyacıyla yaşamak 21 Aralık 2016 01:00
- Amerika gitsin, Rusya mı gelsin? 10 Ağustos 2016 00:59
- Darbenin gizli kalan iki ayağı! 27 Temmuz 2016 00:43